Niğde Doğal Güzellikleri
Niğde Doğal Güzellikleri
|
|
|
|
|
|
|
Niğde isminin Tarihi
|
|
|
|
|
|
Niğde'de Tarım
|
|
|
NİĞDE’NİN TARİHİ
Niğde Adı Nereden Geliyor?
Kentin en eski adının Nahita veya Nekide olduğu sanılıyor. Bu addan ilk önce ünlü tarihçi İbn Bibi bahsetmiştir. 14. yüzyılda Nakide kelimesi Nikde,Nigde okunacak şekilde yazılmış, Cumhuriyet döneminde de Niğde şekline çevrilmiştir.
Tarihin İlk İzleri: Niğde’nin tarihi ile ilk buluntular, neolitik döneme(M.Ö. 7250-5500) rastlar. Bunlar Bor Bahçeli Kasabası Roma Havuzu yakınındaki Köşk Höyük’ten ve Bor Pınarbaşı Höyüğünden çıkartılan eserlerdir. Anadolu’da Hitit dönemi olarak isimlendirilen M.Ö. 2000-7000 yıllarına ait eserler ise Kömürcü Köyü Göllüdağ Örenyeri’nden çıkartılmıştır. Helenistik dönemde ise (M.Ö.330-30) Niğde bölgesi Büyük İskender’in komutanlarından Eumenes’in kurduğu Bergama Krallığı’na dahil olmuştur. Tepe Bağları ve Ulukışla Porsuk Höyük kazılarından bu döneme ait eserler çıkartılmıştır.
Roma İmparatorluğu Zamanı: M.Ö. 30 – MS. 395 yıllarını kapsayan Roma devrinde Niğde bölgesi tarihinin en önemli konumlarından birini yaşamıştır. Bu dönemde Tyana(Kemerhisar Kasabası) çevresinde yoğun bir yapılaşma görülür. Saraylar,mabedler,su kemerleri ve yerleşim birimleriyle oldukça büyük bir kent konumuna getirilmiştir. M.S. 395 yılında ise Anadolu Bizans hükümdarlığı altına girmiştir. Özellikle Kapadokya ve Ihlara Bölgesi bu dönemi yansıtır. Niğde bölgesi Bizans hükümdarlığında iken Sasani,Pers ve Arabların istilalarına uğramıştır. Tyana kenti 931 yılındaki Arap İstilası sonucu büyük ölçüde yıkılmıştır. Bu dönemin en güzel ve görkemli eserlerinden birisi Gümüşler Kasabası yakınındaki Gümüşler Örenyeri ve Manastırıdır.
Türklerin Egemenliği Başlıyor: 1166 ve onu takip eden yıllarda Niğde Yöresi Türklerin eline geçmiştir. Özellikle Anadolu Selçuklular’dan I.Alaeddin Keykubat zamanında parlak bir dönem daha yaşanmıştır. Dönemin valisi Zeyneddin Beşare’nin yaptırdığı Alaedin Camii(1223) ve daha sonra yaptırılan Hüdavent Hatun Turbesi(1312) dönemin günümüze bıraktığı miraslardandır. Anadolu Selçukluları Kösedağ Savaşında(1243) Moğollara yenilence bölge Moğolların uç beyliği olan İlhanlıların idaresine geçmiştir. 1357 yılında ise Karamanoğulları bölgenin yeni sahibi olmuşlar ve Akmedrese’yi yapmışlardır(1409). 1471 yılında ise Fatih Sultan Mehmet Karamanoğullarını yenilgiye uğratarak Niğde’yi ve diğer bölgeleri almıştır. Osmanlı döneminde Niğde eski önemini büyük ölçüde yitirmiştir. Cumhuriyetin kurulmasıyla 1923 yılında il statüsüne kavuşmuştur.
NİĞDE’NİN COĞRAFİ YAPISI
Coğrafi Konumu:
Niğde İli:İç Anadolu bölgesinin güneydoğusunda Orta Toroslar içinde yer alan Bolkarlar ve Aladağların kuzeye kıvrımlanarak sokuldukları alanın kuzeyinde kalır. 7.312 kilometrekare alana sahip Niğde ilinin denizden yüksekliği 1.300 metredir. Batı kesimler dalgalı düzlük, diğer kesimler ise dağlık bir yapıya sahiptir. Kuzeybatıda Aksaray, kuzeyde Nevşehir, kuzeydoğuda Kayseri, batı ve güneybatıda Konya, güneyde İçel, güneydoğu ve doğuda Adana illeri ile komşudur.
Matematiksel Konumu:
37 derece 25 dakika kuzey ve 38 derece 58 dakika kuzey paralelleri ile, batıda 33 derece 10 dakika batı ve 35 derece 25 dakika batı merdiyenleri arasında yer almaktadır.
İklim:
Niğde ilinde bozkır iklimi hüküm sürer. Ortalama yıllık yağış 349 mm.dir. Bu yağışın büyük bölümü kış aylarında meydana gelir. Türkiye’nin en az yağış alan bölgelerinden biridir. Bugüne değin ölçülen en düşük sıcaklık -27 derecedir(5 Ocak 1942), ölçülen en yüksek sıcaklık ise 38 derecedir;(30 Temmuz 1962).
Dağlar:
İlin güney ve güneydoğu sınırlarını Bolkar Dağları oluşturmaktadır. bolkarların en yüksek noktası 3.524 metre ile Medetsiz tepesidir. Torosların diğer bir kolu olan aladağlar ise ilin doğusunda bulunmaktadır. Kayseri ve Adana illeri ile sınırı belirleyen Aladağların en yüksek noktası ise 3.756 metre ile Demirkazık zirvesidir. Niğde’nin kuzeybatı kesimini Melendiz dağları kaplamaktadır. Beşparmak tepesi 2.963 metre ile Melendiz dağlarının en yüksek noktasıdır, Göllüdağ ise 2.172 metredir ve ilin yine kuzeybatısında yer alır. Niğde ilinin batı kesimini kaplayan Hasan Dağı 3.253 metredir ve Aksaray ili sınırında yer alır.
Ovalar:
İlin önemli ovaları ise; ortalama 1.350 m yükseklikteki Misli Ovası, 1.400 metre yükseklikteki Melendiz Ovası, 1.100 metre yükseklikteki Altınhisar Ovası ve 1.100 metre yükseklikteki Bor Ovası’dır.
Vadiler:
Çamardı Ecemiş Vadisi, Çiftlik Nar Vadisi ve Niğde Karasu Vadileri ilin başlıca vadileridir.
Akarsular:
Karasu, Melendiz Çayı, Uluırmak ve Çakıt Çayı başlıca akarsulardır. Ecemiş ve Çakıt Suyu, sularını Çukurovaya akıtır. Uluırmak’ın suyu Ihlara Vadisi’ne ulaşır. Karasu ise Akkaya Barajı’nı besler.
Göller:
Aladağlar ve Bolkarlar üzerinde buzul aşınmasıyla oluşmuş birçok göl bulunmaktadır. Akgöl, Alagöl, Çinigöl, Yedigöller ve Karagöl bunların başlıcalarıdır. Narlıgöl ise çökme neticesinde oluşmuştur.Göllüdağ üzerinde bir krater gölü bulunmaktadır.
Barajlar:
Karapınar ve Baldıra dereleri ile beslenen Gebere Barajı, Gümüşler ve çevresini sulamak için kurulmuş Gümüşler Barajı, Bor ovasını sulamak amacıyla yapılmış Akkaya Barajı.
Bitki Örtüsü:
Yağışların azlığı sebebiyle ormanlık bölge azdır. Ormanlar Toroslar bölgesinde, Hasan ve Melendiz dağlarının yüksek yamaçlarında bulunur.
Yeraltı Zenginlikleri:
Hasandağı, Melendiz ve Erciyes dağlarından kaynaklanan malzemeler bölgenin kuzey ve kuzeydoğusunu yorgan gibi örtmüştür. Bu jeolojik yapı yer altına zenginlik getirmiştir. Bakır, çinko, demir, civa, altın ve gümüş başta olmak üzere bol miktarda metalik maddeler bulunmaktadır. Ayrıca sıcak su kaynakları ve karbondioksit kaynakları açısından zengin bir yapı mevcuttur
MİLLİ MÜCADELE DÖNEMİNDE
Coğrafi konumu itibariyle Niğde, Akdeniz bölgesini Orta Anadolu’ya ve Sivas başyaylasına dolayısıyla Doğu Anadolu’ya, Ereğli ve Ankara yolları ile de Batı ve Karadeniz bölgelerine bağlayan iki çok önemli boğazı kontrol altında tutmakta idi. Bunlardan birincisi Gülek Boğazı, ikincisi ise Zamantı-Yahyalı yolu idi.
Çukurova bölgesi işgale başlanır başlanmaz Niğde’de bulunan 41 nci Tümen’in mevcut askerleri ve Niğde, Bor ve Pozantı gönüllülerinin oluşturdukları Kuvayı Milliye, Pozantı’nın olası bir işgale karşı muhafazası için bölgeye yerleşti. Stratejik noktaları kontrol altına aldı ve buradan gelecek herhangi bir düşman saldırısını bertaraf etmeye hazır bir konuma geldi. Bu iyi tahkimat ve konuşlanma sayesinde bu bölgeden düşman girememiştir.
Pozantı’da alınan bu tedbirlerin diğer bir geçiş yolu olan Zamantı-Yahyalı yolu üzerinde de alınması gerekiyordu. Fransızların Kozan’ı ele geçirdikten sonra yukarıdaki yol ile Aladağlar’ı aşıp Orta Anadolu’ya girecekleri anlaşılınca, hemen bu bölgede faaliyetler başladı. Aladağlar’ın gerek güneyi, gerekse kuzeyinde hızlı bir harekete girişildi.
1920 yılı Kasım ayı başlarında Yahyalı’da adı geçen yolu kontrol altında tutacak 50 kişilik bir birlik oluşturuldu. Bu birliğin komuta kademesi, askerinin bir kısmı ile silah ve mühimmatını Niğde ‘den temin ediyordu.
Fransızların ilerleme ihtimalleri arttıkça bu yoldaki tahkimat ve alınan tedbirlerde artıyordu. Nitekim 20 nci Kolordu Komutanı A.Fuad Bey’in Çukurova Bölge Komutanı Kemal Bey’e verdiği emirde;
“Niğde Bölgesinde tertip edilen müfrezeler, kararlaştırıldığı gibi Karaisalı bölgesine gideceklerdir. Yahyalı’da bir nizamiye bölüğü ile milli müfrezeler, Sis dolaylarına hareket edeceklerdir…”
Alınan bu tedbirlere rağmen, bazı Ermenilerin öncülük ettiği bir grup Fransız öncü birliği Ulupınar Köyü yakınlarındaki bir mağraya kadar ulaşabildiler ve burayı karakol yaparak bir müddet burada kalmaya çalıştılar. Bunu haber alan 41 nci Tümen Komutanlığı, Şükrü Efendi komutasındaki bir taburu bölgeye gönderdi. Anılan birlik Yahyalı’ya ulaşınca Ulucami yanındaki medreseyi kendisine karargah yaptı, çevre köyler, aşiretler ve Yahyalı ahalisini teşkilatlandırarak bir strateji hazırlamaya başladı. 41 nci Tümen Komutan Yardımcısı Yarbay Mümtaz Bey’in bölgeye gelip komutayı ele almasından hemen sonra başlayan çatışma kısa sürede başarıya ulaştı, düşman askeri imha edilmişti. Fransızlara yardım eden Ermenilerin pek çoğu bu çatışmada Fransızlarla birlikte muamele gördüler, geriye kalanlar ise bölgeyi terk ettiler.
Stratejik olarak bu askeri tedbirleri başarıyla uygulayan Niğde teşkilatı aynı zamanda bölgede meydana gelebilecek anarşik eşkıya hareketlerine karşı da icabeden tedbirleri aldı. Bu suretle Niğde ve civarında Türkiye geneli itibariyle yüksek bir ortalamada bulunan gayr-i müslimlerin olası taşkınlıkları ve iç isyanlarına karşı da gereken tedbirler alınmıştı.
Bilindiği üzere bu dönemde cephede eksikliği hissedilen yeğane şey, mühimmat ve erzak idi. Bunların temini hususunda Büyük Millet Meclisi tarafından ilan edilen Tekalif-i Milliye Kanunu herkesin malumudur. Bu büyük ihtiyaç, bütün yurt çapında hamiyetperver insanlarımız tarafından karşılanmaya çalışıldı. Bu hususta da Niğde üzerine düşen vazifeyi hakkıyla yerine getirdi. Gıda maddeleri olarak özellikle buğday, arpa, baklagiller, soğan vs. gibi temel besin maddeleri ihtiyaç duyulan yerlere gönderildi. Niğde’den yapılan bu hayiti destek Mustafa Kemal tarafından yollanan takdirnamelerle ödüllendirilmiştir.
Niğde’den yapılan lojistik destek sadece gıda maddeleriyle sınırlı kalmadı. Nakil Vasıtaları, araç-gereç ve giyecek maddeleriyle de devam etti. Niğde’nin yetiştirdiği emekli veya terhis olmuş subay, er vs. askerlerde gönüllü birlikler olarak Batı ve Adana cephelerinde vuruşmuşlardır. Niğde, gerek Heyet-i Temsiliye döneminde, gerekse Büyük Millet Meclisi döneminde Anadolu hareketini gönülden desteklemiş ve bu desteğini Sivas ve Ankara’ya gönderdiği delegelerle de ispatlamıştır.
CUMHURİYET DÖNEMİ
Osmanlı’nın çöküş dönemi ile başlayan ve çok uzun zamandır süregelen kargaşa ve belirsizlik, Milli Mücadele ile başlayan, Cumhuriyetle devam eden yeni dönemde son buldu. Cumhuriyetle başlayan istikrar, bütün Türkiye’de olduğu gibi, Niğde’de de bayındırlık, eğitim, sağlık, sosyal ve kültürel alanlarda büyük gelişmeleri beraberinde getirdi.
Büyük bir kasaba görüntüsünde olan Niğde Merkezi Cumhuriyetin ilk yıllarından itibaren yapılan değerli çalışmalarla çehresini değiştirmeye başladı.
Atatürk ve O’nun kurduğu Cumhuriyeti gönülden benimseyen, her zaman ona desteğini devam ettiren İllerin başında Niğde gelmektedir. Cumhuriyetin ilan edildiği gün bu mutlu günü top atışlarıyla kutlayan ilk şehir Niğde’dir.
GEZÎ VE MESÎRE ALANLARI
1. Kayardı Bağları Mesire Alanı
İl merkezinin 2km. batısında, Ha¬mamlı Köyü’ne kadar devam eden, Uzandı Deresi kenarındaki yeşillik alandır ve gezi-mesire için çok elverişli bir bölgedir.
2. Fertek Fatih Parkı (Mandilmos)
İl merkezine 10 km. mesafedeki Fertek Kasabası’ndadır. Belediye tarafından yapılan çevre düzenlemeleriyle, mesire için uygundur.
3. Bahçeli Gezi ve Mesire Alanı
Bor îlçesi sınırları içindeki. Bahçeli Kasabası’na çok yakın bir alandır. Niğde’nin çok önemli tarihi değerlerinden biri olan Roma Havuzu etrafın¬daki yeşil alan, mesire yeri olarak kul¬lanılmaktadır. Bu bölge yakın bir za¬manda çevre düzenlemesi yapılarak, geniş halk kitlelerinin kullanımına açılacaktır. Ayrıca bölgeye 2 km. uzaklıktaki Kemerhisar Kasabası’nda bulunan M.S. II. yüzyıl Roma Dönemi eserleri olan Su Kemerleri ile bir¬likte Roma Havuzu çok önemli bir gezi bölgesidir.
4. Gebere Barajı Mesire Alanı
İl Merkezinin 12 km kuzeyindeki ba¬raj göletinin çevresindeki bölgedir.
5. Gümüşler Barajı Mesire Alanı
İl merkezine 9 km. uzaklıktaki Gümüşler Kasabasına yakın baraj göletinin çevresindeki bölgedir.
6. Ketençimen Mesire Alanı
Niğde ve Çiftlik İlçesi sınırları arasında, Tepeköy’e yakın konumdaki bölgedir.
7. Demirkazık Gezi ve Mesire Alanı
Dağçılık ve Kış Turizmi açısından önem taşıyan Aladağlar’ın eteklerinden geçen Ecemiş Çayı ve Demirkazık Dağevi çevresindeki bölge, mesire alanı olarak kullanılmaktadır. Dağevinden başlayıp Kayseri-Yahyalı Kapuzbaşı Şelaleleri’nde son bulan trekking ve gezi rotası, Niğde turizmi açısından büyük önem taşır. Çamardı İlçesi’ndedir.
8. Darboğaz-Meydan Gezi ve Mesire Alanı
Yine dağçılık ve kış turizmi açısından önem taşıyan bir bölgedir. Ulukışla İlçesi sınırları içinde bulunan Bolkarlar da trekking için oldukça elverişlidir. Darboğaz Kasabası çevresin ve kasabaya 8 km. uzaklıktaki Meydan Yaylası mesire alanı olarak kullanılmaktadır.
Niğde Nar Köyü ve Sofular Köyü yakınında bulunan Narlıgöl ve çevresi sağlık turizmi açısından zengin olup, İl Özel Idaresi'nce 4 adet sıcak su sondaj kuyusu açtırılmış bu kaynaklardan 65 derece sıcaklıkta 110 litre/sn lik sıcak su sağlanmıştır
Bu bölge genel karakteri itibariyle Kapadokya Bölgesi'nin bir uzantısı olup, Ihlara-Derinkuyu Vadisi'nin devamı görünümündedir
Niğde Çamardı ilçesindeki Emli Vadisi doğal bir oluşum olup, yürüyüş ve trekking sporları için kullanılmaktadır
İç Anadolu Bölgesi’nde, Orta Kızılırmak Bölümünde yer alan Niğde, kuzeyinde Kırşehir ve Nevşehir, doğusunda Kayseri, güneydoğusunda Adana, güneyinde Mersin, güneybatı ve batısında Konya, kuzeybatısında da Ankara ili ile çevrilidir
İlin kuzeyindeki Ekecek Dağı’ndan kaynaklanan sular, Kızılırmak vasıtası ile Karadeniz’e dökülür
Orman açısından yoksul olan ilin bitki örtüsü bozkır (step) görünümündedir
Niğde tarihinin Neolitik Döneme (M
Malazgirt Savaşı’ndan (1071) sonra Niğde yöresine Türkmen boyları yerleşmiştir
Niğde’de günümüze gelebilen tarihi eserler arasında; Köşk Höyük, Göltepe-Kestel , Porsuk Höyük, Güllüdağ Hitit Kalıntıları, Tyana Örenyeri, Gümüşler Örenyeri ve Manastırı, Kavlaktepe Yeraltı Şehri, Tyana Kalıntıları, Tyana (Kemerhisar) Su Kemerleri, Bahçeli’de Roma Havuzu, Niğde Kalesi (XIII
Niğde ve yöresi antik ören yerleri bakımından oldukça zengindir
Gümüşler Ören Yeri ve Manastırı: Niğde'ye 9 km

çiliği şahâne olan câminin süslemeleri çok zengindir



mermerle çevrili Roma devrine âit bir havuzdur
bakımından zengin bir bölgede yer alır


Niğde Kalesi içerisinde bulunan Alâeddin Camisi üç satırlık mermer kapı kitabesinden öğrenildiğine göre Sultan I
Caminin doğu yönündeki anıtsal cümle kapısı yan tarafa doğru kaydırılmıştır
Niğde Alâeddin Tepesinin güneybatı eteğinde bulunan bu camiyi, İlhanlılar döneminde Niğde Valisi olan Seyfeddin Sungur Bey 1335 yılında yaptırılmıştır
Caminin kuzeydoğu köşesinde kare planlı kaide üzerinde silindirik gövdeli minaresi bulunmaktadır
Niğde Kalesi, Eski Niğde şehrinin bulunduğu tepenin en yüksek noktasında, bugünkü şehrin doğusunda, Alâeddin Tepesi’nin de kuzeyindedir
karşısındaki surların bir bölümü restore edilmiştir
Niğde Bor ilçesinde Hasan Dağı’nın uzantıları üzerinde bulunan kalenin ismi bilinmemektedir
Niğde Müzesi, Niğde ve çevresinde ortaya çıkan eserlerin 1933 yılında Halil Nuri Yurdakul isimli bir kişinin topladığı eserlerle ilk kurulma adımı atılmıştır
Niğde Müzesi 1957 yılında Müdürlük haline dönüştürülmüş, müdürlüğüne de müzenin kurucularından Mehmet Zeki Oral atanmıştır
Arkeoloji bölümünde Roma Çağı’na tarihlenen pişmiş toprak ve cam eserler, mühür baskıları, çeşitli heykelcikler, Tyana antik kentine ait Roma İmparatorluk Dönemi kabartma eserleri, Roma çağının mezar stelleri de bulunmaktadır
Niğde sivil mimarisinin meydana gelmesinde yörenin ikliminin ve burada yaşamış olan toplumların büyük etkisi olmuştur
Niğde sivil mimarisinde, temellerde moloz taşa yer verilmiştir
Eski Niğde evleri plan tipini iç sofalar oluşturmaktadır
Niğde evlerinde bezeme olarak taş süslemeler ön plandadır
Niğde il merkezinde kale burcu üzerinde bulunan saat kulesini Ziya Paşa 1866 yılında yaptırmıştır
Niğde ili Ulukışla ilçesinde bulunan Öküz Mehmet Paşa Külliyesi, cami, çarşı, hamam ve handan meydana gelmiştir
Külliyenin güneydoğusunda yer alan cami, halk arasında Mehmet Paşa Camisi veya Kışla Camisi olarak da anılmaktadır
Külliyenin bir bölümünü oluşturan hamam moloz taş ve tuğladan yapılmıştır
Niğde il merkezinin kuzeydoğusunda yan yana bulunan üç kümbetten en büyüğü olan Hüdavent Hatun Türbesi, Selçuklu Sultanı IV
Niğde il merkezinin kuzeydoğusunda Hüdavent Hatun Türbesi’nin yanında bulunan bu türbe, 1344 yılında ölen Gündoğduoğlu Hakkı Besvap’a aittir
Niğde
Niğde ili Bor ilçesinde Anadolu’nun Türkleşmesinde büyük rol oynayan Yesevi tarikatından Baba-i Sarı Saltuk Türbesi’nin yapım tarihini belirten kitabesi bulunmamaktadır
Niğde il merkezindeki tepe üzerinde, kalenin yanında bulunan Akmedrese’yi Karamanoğulları döneminde, kitabesinden öğrenildiğine göre Karaman Beyi Alâeddin’in oğlu Alâeddin Ali Bey tarafından 1409-1410 yılında yaptırılmıştır
Medresenin ikinci katı da bu cephede kaş kemerli ikiz pencereler halinde dışarıya açılmıştır
Niğde ilinin 8 km
Avlunun batı ve doğu duvarlarına güvercinlikler oyulmuştur
Kilise duvarları, kapı boşluklarının çevreleri zengin fresklerle bezenmiştir
Avlunun kuzey duvarından girilen üstteki odanın duvarları da fresklerle bezenmiştir












”
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?